Partinin düşünen önderleri ve savaşan neferleri önünde saygıyla eğiliyoruz...
Ümit Altıntaş:
Partinin sarsılmaz
dava adamı
Her dem sevdalı
Ve her an ayaklanmaya hazır
Bir yorulmaz yürekti
Ümit yoldaşın yüreği
Sesinde yıldızlar terleyen
Bir çatal yürek
Zifiri mavi
Gözbebekleri
İki sıcak,
İki güneş damlası
Tanyerinin namlusuna sürülmüş
İki dal mermi...
Genç önderiydi Parti’nin
Kavganın güleç yüzlü militanı
Öfkesi
alnının altında
erimiş metaldan bir okyanustu
ve bir yanardağın derinliklerinden
gelirdi
kahkahaları
Aykırı çiçeklere benzerdi sonra
Kayanın yüzünde açan
İnatçı,
Direngen
Bir top ateş dikeni kimi zaman
Kimi zaman bir tutam çiğdem
Ve en çok da
Bir kızılca karanfildir o şimdi
Zafer çelengini süsleyen
Cüret ettik, başardık!
“Devrimcilik bir yıkma ve yeniden kurma diyalektiğidir. Biz 1987’de siyasal mücadele alanına çıktık. Yüzümüzü esasta düzene dönmüş olmakla birlikte, duruşumuz küçük-burjuva devrimciliğini aşmaya ve yıkmaya dönüktü. Ona yönelik eleştirimiz, onun tarihsel bir ara dönemin ürünü olarak neden bittiğinin ilanıydı. Yıkıcı bir eleştiri olarak bunun bir değeri vardı; ama partiye kadar daha ileri bir devrimciliğin, sınıf devrimciliğinin üretilebileceği bir iddiaydı, buna dönük bir cüretti.
On yıllık süreç içinde cüret ettik ve başardık. Geldiğimiz yer, yıkmayla yeniden yaratma arasındaki o ilişkinin şimdi yüzünü tümüyle ve gerçek kapsamıyla düzene dönmesi gereken yerdir. Şimdi bütün değerlendirmelerimizdeki düzene dönük yan gerçek maddi temellerine kavuştu ve bundan böyle bunun üzerinden anlam bulacaktır. Buradan bakıldığında, yeni girdiğimiz partili mücadele evresi, düzeni yıkacak maddi güçleri bulmanın, pratiğini gerçekleştirmenin ve önceki deneyimleri de dikkate alarak bu topraklarda sosyalizmi yeniden yapılandırmanın cüretidir.
Partiyi kazandık! Gerçekte geleceğimizi, gözbebeğimiz gibi korumamız gereken temel bir tarihsel aracı kazandık. Üzerine artık tereddütsüz öleceğimiz bir davayı kazandık. Artık tereddütsüz öleceğiz! Çünkü parti öncesindeki bütün birikim güvenceden yoksundu. Parti inşa süreci hep bir biçimde attığımız adımların sallantılı olduğu, güvenceli olmadığı adımlardı. Şimdi tereddütsüz öleceğiz! Çünkü parti, her ne olursa olsun, bundan sonra bu birikimin yok edilemeyeceğinin maddi bir karşılığıdır.
Partiyi kazandık! Önümüzde sınıfı partiye kazanma, parti ve sınıfa dayanarak devrimi kazanma sorumluluğu var!
Şan olsun partimize, Türkiye Komünist İşçi Partisi’ne!”
Ümit Altıntaş / Tuna
Habip Gül:
Partinin komünist işçi önderi
Bir civan yiğitti Habip,
Yaşamın alnında uzayan
Kalabalık bir çizgi
Kararlı, derin...
Ve cengaver bir proleter
Köpüğünde
O şarabi düşlerin
Çakır gülüşü
Karakoçan göklerinden damıtılmış
Ferah bir türkü
Öylesine berrak,
Coşkun,
Sevecen...
Ekim’in saçlarında
Kumral bir rüzgardı esen
Munzur eteklerinden
Ve özgürlük
Saf,
Tortusuz...
Parti’nin bayrağında
Dalga dalga büyüyen
Tanıktır hücreler,
İşkence tezgahları
Asla eğilmemişti başı
De ki, çelikten yoğrulmuştu gövdesi
Habip yoldaşın
Atıldı en öne
Duvarlar
Demir kapılar tanık
Kor çelikten bir ırmak gibi aktı
Ateşinde kavganın
“İnancın olduğu yerde
zulmün hükmü yoktur!”
“Ben tercihini yapmış bir işçi sınıfı devrimcisiyim, bir komünistim. Bu kokuşmuş düzen ve çürümüş devlet karşısında mevzilenmiş savaşıyorum. Bizim savaşımımız, bilimsel temellere dayanıyor ve gücünü, tarihsel haklılığını bu bilimsel nesnelliğinden alıyor.”
“Benim savunmamda yer alan ve iddianamede de altı çizilmiş olan “ÇÜRÜMÜŞ DÜZENİNİZİ VE KOKUŞMUŞ DEVLETİNİZİ YIKACAĞIZ” cümlesine gelince. Bu cümleyi, benim SOSYALİZM idealimi ve bu düzen karşısında konumlanışımı çok net olarak ifade ettiği için, bilinçlice kullandım. Ben örgütlü bir devrimciyim, bir komünistim. Nasıl ki sınıfsal konumunuz gereği, tarih siz yargıçlara, mesup olduğunuz sermaye sınıfının sömürü, soygun, zulüm ve vahşetine toplum nezdinde ‘meşruluk’ sağlama, işçi sınıfı ve emekçileri cezalar yoluyla yıldırıp boyun eğmeye zorlama görevi yüklemişse; aynı tarih bana da, sınıfsal konumum gereği, sizin de mensubu olduğunuz sermaye sınıfının saltanatını yıkma ve benim sınıfsal çıkar ve özlemlerimi ifade eden ‘SOSYALİZM’i ve ‘KOMÜNİZM’i kurma sorumluluğu yüklemiştir. İşte sizin düzeninizi ve devletinizi yıkmak, bu tarihsel sorumluluğum çerçevesindedir.
“Bugün artık daha güçlüyüz, çünkü özlemlerimizin kurmayı “PARTİMİZİN AYAK SESLERİ DAHA ŞİMDİDEN DUYULUYOR!”
Habip Gül / Tekoşin
|